24 Kasım 2018 Cumartesi

Wilhelm REICH (Dinle Küçük Adam)

Bu sefer farklılık yaparak ; hem psikiyatrist hem psikanalist hemde yazar olan bir isimle karşınızdayım. Bu isim Wilhelm Reich . Ben sizler için “Dinle Küçük Adam”adlı eserini inceledim.Fakat öncesinde şunu belirtmek istiyorum;farklı kültürlere ,farklı düşüncelere sahip yazarları seçmeye çalışıyorum ki düşüncelerimiz çeşitlilik kazansın. Her görüşü değerlendirerek, kendi içimizde sentez yapabilelim.Son olarak şunada açıklık getireyim sanat sanat içindir görüşünü benimsediğimden yazarları siyasi görüşlerinden ayrı tutarak değerlendiriyorum.Aslında son zamanlarda freud ile ilgili çıkan gazete haberlerinden sonra freud a merak sardım.Wilhelm Reich da bildiginiz gibi Freud un yardımcısı şimdilik onun eserini paylaşacağım,ilerleyen günlerde de Freud un eseriyle karşınızda olmayı planlıyorum.Açıklamalarım bittigine göre başlıyayım,yine deneme türünü seçtim ,metinler ilk oluşturulduğunda bir yayınlanma kaygısı yokmuş  daha sonradan yayınlanmış.Dinle küçük adam diyerek aslında sokaktakı “sade vatandaşı “beni seni onu tanımlıyor.İnsan ilişkilerinin temelinin sevgi olması gerektiği,çocukları sevmeyen bir insan, öğretmen olursa o çocuklara birşey katamayacagı gibi çıkarımlarda bulunuyor. İş ilişkilerinde, ikili ilişkilerinde temelinin sevgi olması gerektiği;ilişkilerin duygusal yada cinsel açlık sebebiyle oluşmamasını çeşitli örneklerle belirtiyor. İnsanların dedikodularından çekinip kendi içimizde küçük adam oluşturduğumuzdan bahsediyor.Küçük adamın bazı özelliklerinden örnekler  veriyor,”Düşünürken de korkak davranıyorsun küçük adam,çünkü gerçek düşünme eylemi, yoğun duygularla bir arada gerçekleşir sense bedeninden korkarsın.”Bazı yerlerde öğütler veriyor bunlardan da en beğendiğim kısım şu,Doğayı düzeltmeye kalkışma. Bunun yerine onu anlamaya ve korumaya çabala.Boks maçı yerine kitaplığa,lunaparka gideceğine yabancı ülkelere git ve en önemlisi doğru düşün ,içinden gelen ve sana ne yapman gerektiğini söyleyen o sakin sesi dinle.”Bu yazarımızda yine bizi farklı diyarlara sürükleyenlerden bunca düşünür bunu diyorsa vardır bir bildikleri ama anladığım kadarıyla Wilhelm ın yabancı ülkelere gitmekten kastı çalışmalara oralarda devam etmek.Çünkü kendisi de yaşam enerjisi üzerine çalışmış bir bilim insanı.Bunun için karanlık odalarda sayısız deney yapmış.Maddi manevi harcamalarda bulunmuş. Deneylere harcadığı  miktarlar yüzünden deli yerine konulmuş bir isim.Genel itibariyle küçük adam diyerek ,küçümsediği bireyin , bundan kurtuluşu için ne yapması gerektiğinizde yazısına ekliyor. Orada da şunları der; “Dürüst aklı başında çalışkan verimli bir varlık.Örneğin bir arı ya da karınca gibi olduğunu biliyorum.Ben yalnızca senin yaşamını zehir eden,onu yüzyıllardır yıkan ve yıkmakta olan küçük adamı gün ışığına çıkarmak istemiştim.Küçük ve beş para etmez olmadığın zamanlar BÜYÜKSÜN sen küçük adam.İşte bu büyüklük senin tek umudundur ,kurtuluşunu yalnız ve yalnız büyüklüğünle gerçekleşecektir,küçük adam.Bir ticaret adamı olarak işini severek yaptığında tahta oymaktan, binalar kurmaktan ,boya yapmaktan,vitrin düzenlemek , tarlanı sürmekten hoşlandığında, bu işleri severek yaptığından çok büyüksün.”Bazen toplum baskısıyla kitapta ele alınan hali  ile komşu dedikodusunun baskısıyla içimizdeki doğruyu  gün yüzüne çıkaramıyor olsakta . İşini severek yapan bireyler olarak aslında bizde büyüğüz.Kitapta yer alan bir cümle ile toparlayayım. “Amaç ona varmak için yürüdüğün yoldur. Bugün attığın her adım senin yarınki yaşamındır.”                                                                                              Amaçlarımız doğrultusunda bir yaşam sürmek dileğiyle 🤚🏻

22 Kasım 2018 Perşembe

İnsanın acısını insan alır-Şükrü ERBAŞ

Bugün deneme türünde bir eserle karşınızdayım. Uzun zaman sonra tekrar yazmaya çok değerli bir dostumun yeniden yaz tavsiyesi üzerine karar verdim.Madem tekrar yazmaya dostumun  tavsiyesi üzerine başladım o zaman benim için değerli olan bir eserle başlayayım diye düşündüm.Bu eser Şükrü ERBAŞ a ait.Denemelerinin toplandığı 4 ana bölümden oluşan bir kitap. Bölümleri şunlar; Birgün Ölümden Önce ,İnsanın Acısını İnsan Alır,Gülün Sesi Gül Kokar,Kitaplardan Esen.Yazar Erbaş olunca bir açıklama yapma gereği duyuyorum,her bireyin olduğu gibi Şükrü bey’in de bazı siyasi düşünceleri var bu da eserlerine yansımış,ne de olsa apolitik birey bulmak imkansız.Neyse insanların siyasi görüşüne yorum yapmayacak kadar siyasetten anladığımı düşünüyorum :) bu yüzden eserinde yer alan siyasi yazılarına yorum yapmayacağım onlarda takdir sizin .Eksik bilgi vermeyeyim siyasi boyutunun oldugunuda bilin.Ben daha çok insan ilişkileri ile ilgili kısımlara değineceğim.Hadi başlıyalım; Kitabın ilk bölümünde şöyle bir söz var sanırım  beni içine çeken yer orası oldu.”Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara ne aşk ,ne özgürlük ,ne barış anlatılabilirdi.”bu cümleden sonra direkt kendi iç dünyama döndüm benim de hayatımı düşüncelerini gittiğim bir şehir değiştirdi.ardından onunla bağlantılı başka şehire gittim sonra başka, başka sonra anladım ki ben kendimi seyahat ederken tanıyorum.Kendimi yolculuk sayesinde öğreniyorum.İnsana her gittiği yolculuk bir şeyler katıyor.Gittigin yerdeki birkaç günlük mücadele kendine olan özgüvenini geliştiriyor. Hem illa sebep mi olması lazım canım, ne demiş Ahmet Hamdi ”bir şehri sevmek aşk a sebep aramaktır.”öyle değil mi gerçekten ,insan hiç gitmediği bir ülkeyi sevebilir; hiç gitmediği şehri sevebilir,sırf değer verdiği oralarda zaman geçirdi diye sevebilir.Sırf değer verdiği/sevdiği bir zamanlarını geçirdi diye bir şehri hissederek gezebilir. Bir kafeye girip fincanını o da buraya koymuş mudur diye düşüncelere dalabilir.Küçük bir bakkala girip ekmeğini buradan mı alıyormuş diye raflara  duyguyla bakabilir,Ara sokaklara girip  buralarda hiç maç yaptı mı acaba ?kaç camı kırdı ?hangi köşede oynadı? diye düşünebilir,ve o sokak o an seyahat eden için ; o kadar değerlidir ki belki de kimse o sokağa şimdiye kadar , böylesi bir anlam ithaf etmedi. İnsan duygularıyla var olur.Bunların hepsini hissedebilir insan.Doğal olanda budur. İnsan hissetmese bir eşyadan farkı ne olur? Esere geri dönecek olursak.Bir gün ölümden önce bölümünde ,beni dönecek bütün tekerlekler adlı bir yazısı yer alır. Burada da gitmeyi konu alır.”gitmek ,uzaklara ve yolculuklar,doğanın insan tekine olan cimriligine karşı ,insanın bulduğu bir varoluş mucizesidir.”Her şey bitti derken,yeni bir şehirde başlamaz mı her şey.Burada bir anımdan bahsedeceğim.Gittigim bir yolculukta Hollanda da yaşayan Türk bir amca ile tanıştım.Hayat mücadelesi,deneyimleri çok donanımlı bir beyfendiydi.Eşi de milli yüzücü tanışma hikayelerini anlattı bir müsabaka için yurtdışına giderken uçakta tanışıyorlar ve amca 2 saat seyahat ettiği kadına evlenme teklifi ediyor.Görür görmez o kadar yoğun bir duygu yaşıyor ve kendini öyle güzel ifade ediyor ki evleniyorlar.Farklı ülkelerde yaşam mücadelesi sürdürüyorlar.Farklı sektörlerde çalışıyorlar yeni ü-unvanlar kazanıyorlar.Ama Amca hiçbir zaman kendini bir şehre ait hissetmemiş.Kendine hiç gayrimenkul edinmemiş hep seyahat etmiş.her yeri gezip dost edinmiş deneyim ve anı biriktirmiş.Bende 2 gün geçirdim kendisiyle artık sağlık sorunları olduğu için huzur evi bakıyordu kendisine en son vedalaşırken,artık beğenirsem oradayım dedi gitmeden gezmemizi önerdiği yerleri söyledi.O akşam gelmedi demekki beğendi.Hep mutlu ol tonton amca.Hayatımda ençok tanışmak istediğim insan Sezai Karakoç bilen bilir .Aşkına onun kadar sadık bir adam gelmez bu dünyaya diyordum hep ama bu amcayı Sezai Karakoç a çok benzettim.tabi bizim amca daha şanslıydı. Mutlu güzel anıları olmuş.2 saatte tanıdığı kadını evliliğe ikna etmiş mesela. Birlikte güzel bir hayat geçirmişler.Sonrasında eşini trafik kazasında kaybetmiş ama aşkına saygısından hiç başka bir kadını  düşünmemiş.Seyahatte aramış huzuru yeni yerler görmek yaşama  sevinci vermiş ona.Uzun zamandır yazmayınca ,sanırım eserden çıkıp kendı hayatına çok değindim.Affınıza sığıyorum.🙈Son iki bölüme de  değinip toparlıyorum.Gülün Sesi Gül kokar bölümünde şair şiirle ilgili çeşitli tanımlar yapmış Benim favori tanımın ise şu oldu ,”şiir şairin dünya karşısında aldığı en soylu tavırdır.” Kitaplardan Esen bölümünde çeşitli üstatlara dem vurmuş.Nazım Hikmet,Pablo Neruda,Cahit Külebi,Orhan Veli gibi ... Ben nazım ile kapanışı yapayım. Kimi insan otların, kimi insan balıkları,çeşitini bilir. Ben ayrılıkların kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin.                                                                Hoşça kalın 🤚🏻ne demişti Erbaş insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılıktır. Hiç içinizi dökmekten vazgeçmeyin.🙏🏻

Stefan ZWEIG(ANGST)

Bugün Stefan ZWEIG in Korku adlı eserinden bahsedeceğim.Aslında eseri 4-5 ay önce inceledim,fakat notlarımı kaybettiğim için buraya aktarama...